Maniheizm (Eski Bir Büyük Dünya Dini)

Maniheizm (/ˌmænɪˈkiːɪzəm/; Farsça: آئین مانی Āʾīn-ī Mānī; Çince: 摩尼教; pinyin: Móníjiào), MS 3. yüzyılda Partlı peygamber Mani (MS 216–274) tarafından Sasani İmparatorluğu'nda kurulan, eski bir büyük dünya diniydi.

Maniheizm, iyi, ruhani bir ışık dünyası ile kötü, maddi bir karanlık dünyası arasındaki mücadeleyi betimleyen ayrıntılı bir düalist kozmoloji öğretir. İnsanlık tarihinde yer alan süregelen bir süreçle, ışık kademeli olarak madde aleminden alınıp ait olduğu ışık alemine iade edilir. 

Mani'nin öğretisi, Platonculuk, Hristiyanlık, Zerdüştlük, Budizm, Markionizm, Helenistik ve Rabinik Yahudilik, Gnostik akımlar, Antik Yunan dini, Babil ve diğer Mezopotamya dinleri ile gizem kültlerinin öğretilerini "birleştirmeyi", onların yerine geçmeyi ve onları aşmayı amaçlıyordu. Maniheizm, Mani'yi Zerdüşt, Buda ve İsa'dan sonraki son peygamber olarak kabul eder.

Maniheizm hızla başarılı oldu ve Aramice konuşulan bölgelerde geniş çapta yayıldı. Üçüncü ve yedinci yüzyıllar arasında gelişti ve en parlak döneminde dünyanın en yaygın dinlerinden biriydi. Maniheist kiliseleri ve kutsal metinleri doğuda Çin'e kadar ve batıda Roma İmparatorluğu'na kadar uzanıyordu. 

İslam'ın yayılmasından önce, klasik politeizmin yerini alma rekabetinde kısa bir süreliğine erken dönem Hristiyanlığının ana rakibiydi. Roma'nın Dominatus yönetimi altında, Maniheizm Roma devleti tarafından zulüm gördü ve sonunda Roma İmparatorluğu'nda ortadan kaldırıldı. 

Maniheizm doğuda, batıda olduğundan daha uzun süre hayatta kaldı. Din, 10. yüzyılda Abbâsî Halifeliği dönemine kadar Batı Asya'da varlığını sürdürdü. Tang Hanedanlığı dönemindeki giderek artan katı yasaklamalara rağmen Çin'de de mevcuttu ve 830'daki yıkılışına kadar Uygur Kağanlığı'nın resmi diniydi. 

13. ve 14. yüzyıllarda Moğol Yuan Hanedanlığı altında bir canlanma yaşadı, ancak daha sonra Çin imparatorları tarafından yasaklandı ve oradaki Maniheizm Budizm ve Taoizm içinde eridi. 

Jinjiang, Fujian'daki Cao'an tapınağı da dahil olmak üzere Çin'de bazı tarihi Maniheist alanlar hala mevcuttur ve din, Pavlusçuluk, Bogomilizm ve Katarcılık dahil olmak üzere Avrupa'daki sonraki akımları etkilemiş olabilir.

Maniheizmin orijinal yazılarının çoğu kaybolmuş olsa da, çok sayıda çeviri ve parçalı metin günümüze ulaşmıştır.

Maniheizmin bir takipçisine Maniheist veya Manici denir.

Tarih

Mani, 14 Nisan 216[kaynak belirtilmeli] tarihinde Part İmparatorluğu'nun Tizpon kentinde dünyaya geldi. Fâtâk güçlü dinsel eğilimlere sahip bir kişi olmalıydı, zira bir süre sonra Ekbatan'ı terk ederek, Güney Babilonya'da bulunan "Menakkede" (Arapça Mugtasıla) adlı bir Mandeen tarîkatine katıldı ve küçük oğlunu bu inançlara göre yetiştirdi. Mani'nin babası da, din reformu taraftarı olarak önemli etkinliklerde bulunmuş ve adeta oğluna öncülük etmiştir. Mani dinsel eğitiminin yanı sıra gençlik yıllarını nakkaşlık öğrenerek geçirmiştir.

Mani'nin içinde büyüdüğü bu tarîkat hakkında pek ayrıntılı bir bilgi mevcut değildir. Bir tür su ile arınma yani "vaftiz" uygulamasına sadık oldukları biliniyor. Tarîkat üyeleri, günahlarından arınmak için her gün abdest alıyorlar ve yiyeceklerini de su ile temizliyorlardı. Ayrıca, et yemiyorlar ve şarap içmiyorlardı. Her üye kendine ayrılmış bulunan tarlada çalışmak zorundaydı. 

Tarîkat'in yerleşik ve tarımsal görünümü bir Yahudi tarîkati olan Esseneler'i andırıyor. Bu benzeşimi güçlendiren diğer bir öğe de, kendi dinsel inançlarını tıpkı Esseneler gibi "Yasa" (Nomos) olarak adlandırmalarıdır. Diğer önemli bir unsur da, bu tarîkatin, bir Yahudi uygulaması olan "Sabbat" gününe riayet etmesidir.

Mani, Sasani İmparatorluğu'nun I. Şâpûr (h. 242-273) egemenliği altındaki döneminde, öğretilerini çok başarılı olarak halk arasında yayabilmiştir. Ancak I. Şâpûr'un ardından tahta çıkan hükümdar I. Behram (ya da II. Behram) onu Magerlerin bir şikayeti üzerine tutuklatıp idam ettirmiştir. 

Maniciler, Mani'nin bir haça çakılarak (İsa'daki gibi) idam edildiğini kayıt etmiş olsalar da, bunda bazı şüpheler vardır. Mani dini Antik Çağın sonlarında, 3. ve 4. yüzyıllarda Sasani İmparatorluğu ve çevresinde yayılmıştır. Kral I. Şapur'in bir kardeşi Mani dini'ni kabul etmiş; ancak Şapur'dan sonra gelen Fars kralları Manicilerin düşmanı olmuşlardır. 

4. yüzyılda Roma İmparatorluğuna kadar yayılmış olan Mani dini, etkili misyoner uygulamaları sayesinde daha da ilerleyip Çin'e ve İspanya'ya kadar yayılmıştır. Mani dini en parlak dönemini Uygur hükümdarı Bögü Kağan'ın hüküm sürdüğü 762 yılında devlet dini olarak ilan etmesi ile yaşamıştır. 

Mani dini'nin misyoner uygulamalarının nasıl bu kadar başarılı olduğu sorusu günümüzün birçok tarihçilerini meşgul etmiştir: 

Dini yaymak için kullanılan dini ifadelerin doğuda Budizm'e ve batıda Hristiyanlığa yaklaştırılmış olması; ama buna rağmen dinin yöresel olarak ana hatlarından sapmaması buna neden olarak görülmektedir. Mani dini 5. yüzyılda özellikle Roma İmparatorluğunda hızla yayılan Hristiyanlığa ciddi bir rakip olmuş, bu yüzden Romalılar bu dinin yayılmasını önlemek için çaba göstermişlerdir. 

Mani dini Çin'de 14. yüzyılda ortadan kaybolmuş, ama Çin'in Ming döneminin kuruluşunda önemli bir rol oynamıştır (Ming aydınlık ya da ışık anlamına gelir). Mani dini sonunda Avrasyada birçok dinin içine işlenmiş ve böylece başka dinlerin yeni kollarının ve tarikatlarının doğmasını sağlamıştır.

Mâniler (Mani-chéens)

İran'ın Ortodoks dininin Mazdeizm olmasına rağmen “heterodoks” bütün inançlar İslâm'dan önce de sonra da mücadele etmekteydiler. Sasânîler’den sonra çok daha müsamahakâr olan İslâmîyet yönetimi altında Mâniler bir nebze özgürlük kazanmışlardı. Mâni dini vâsi bir edebiyâta sahiptir. Bizzât Mâni, eserlerinin büyük bir kısmını Süryanî dilinde yazmış ve hemen âkabinde bu eserler Pehlevî diline tercüme edilmişti. İkinci Hicrî asırda bu eserlerin Arapça’ya tercüme edilmeleriyse Mâniliğin yayılmasına büyük ölçüde hizmet etti.

Ayrıca bakınız: 
  • Mazdaizm, 
  • Sasânîler, 
  • Süryanice, 
  • Pehlevice
“Yezdân-ı Baht” mezhebinin kurulması

“Hişam İbn-i Abd’ûl-Melik” devrinde Mâniler’in önderlerine Mihr adı verilmekteydi. Mâni reislerinden olan Zâd Hürmüzd ise ayrı bir Mâni tarikâtı kurmak amacıyla “Medain” şehrine gitti. Orada karşılaştığı Haccac’ın kâtibi Miklas’ı “Danaveryan” adı verilen tarikâtın başına geçirdi. Miklas'ın ölümünden sonra ise yerine Afrika'dan gelen “Ebû Hilâl’ûd-Deyhûrî” geçti. Me’mûn ve Mu’tâsım devirlerindeki reisleri “Ebû Ali Sâid” ve sonra da “Nâsır bin Hürmüz’ûs-Semerkandî” idi. Me’mûn devrinde Rey şehrinde ikâmet etmekte olan “Yezdân-ı Baht” Mâniler'den ayrılarak kendi mezhebini oluşturdu.

Ayrıca bakınız: 
  • Medain, Part İmparatorluğu, 
  • Sasani İmparatorluğu, 
  • Haccâc ve Memun (Abbasi)

Zandikler (Zenâdike)

Mâniler'e Sasânîler Devri'nde “Zandik” adı veriliyordu. “Mes’ûdî”, Zandikler'i Zerdüşt’ün kitabı Avesta’dan ayrılarak onun tefsiri olan “Zend” kitabına bağlanan topluluk olarak tanımlamaktadır. Yani tefsiri kabul ederek asıl metni reddedenler anlamında kendilerine “Zandik” adı verilmişti. İslâm devirlerinde önce Mâniler, daha sonra da Mezdekîler ayni şekilde “Zandik” (Zindik) olarak adlandırılmışlardı. Emevîler devrinde Zindik olarak adlandırılanlar nispeten azınlıktaydı. Me’mûn Horasan’a ilk geldiğinde “Mübid Mûbidân” halifenin veziri Fazl İbn-i Sehl'in yanında bulunmaktaydı. Me’mûn Zındıklar’a ve Mübidler’e karşı son derece müsamahakâr davranan bir halife olarak tanınmaktaydı.

Ayrıca bakınız: 
  • Avesta, 
  • Avesta dili, 
  • Zentçe, 
  • Ahura mazda 
  • Zındık

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

GÖKTÜRKLER

II. Mehmet (Fatih Sultan Mehmed)

Doğu Trakya Tarihi