Orta Çağ’ın Zirve Dönemi

Orta Çağ’ın Zirve Dönemi

Fransa'nın kuzey kıyısındaki Mont Saint-Michel manastırı ve tahkimatlı yerleşimi, Orta Çağ'ın sembolikleşmiş yapıtıdır ve Limbourg kardeşlerin resmini yaptığı 1430'lardan beri çok az değişmiştir.

Orta Çağ'ın Zirve Dönemi, tarihçiler tarafından 11. ve 13. yüzyıllar arasında Avrupa'nın şehirleşme süreci, askeri gelişme ve düşünsel etkinliklerin canlandığı dönem olarak tanımlanır. Bu canlanma yağmacı İskandinavya'nın ve Macarlar'ın Hristiyanlığı kabullenmesiyle ivme kazandı. Bu dönemde Avrupa'nın nüfusu büyük miktarda artış göstermiştir. 

Nüfus şehirlerde yoğunlaştı ve buradaki insanlar uzaklardaki tarım alanlarını işgal etmeye çalıştılar. Antik şehirler Akdeniz kıyısında toplandı. 1200'de gelişmekte olan merkez şehirler yollar ve nehirlerle birbirlerine bağlı ve kıtanın ortasında bulunuyorlardı. Bu dönemin sonunda Paris'in nüfusu yaklaşık olarak 200.000'di. 

İtalya'nın merkezi, kuzeyi ve Flandra'da özerk yönetimli şehirlerin ortaya çıkması ekonomik hareketlenmeye, yeni dini ve ticari kurumların ortaya çıkmasına neden oldu. Baltık kıyısındaki ticaret şehirleri Hansa Birliği olarak bilinen anlaşmayı yaptılar ve bu antlaşmada Venedik, Ceneviz ve Pisa gibi İtalyan şehir-devletleri yer aldı ve ticaret alanlarını Akdeniz boyunca genişlettiler. 

Bu dönem Fransa, İngiltere ve İspanya kralları için şekillenme dönemiydi; güçlerini pekiştirdiler ve yönetimi kolaylaştıracak yeni kurumlar kurdular. Laik krallardan bağımsızlık fikrini oluşturan Papazlık, Hristiyan dünyasında laik bir hâkimiyet kurdu. Tarihçilerin Papazlık Monarşisi dedikleri düşünce 13. yüzyılda, III. Innocent'in papalığı döneminde en yüksek noktasına ulaştı. 

Kuzey Haçlı Seferleri, Baltık ve Finlerdeki pagan bölgelerdeki Hristiyan krallıklardaki ve askeri düzendeki gelişmeler Avrupa'daki birçok yerli halkı asimile olmaya zorladı. Moğol istilaları dışında barbar saldırıları durdu.

Roma Dönemi Sonrası Krallıklar

Roma sonrası dünyada, Roma kültürünün istilacı kavimlerin gelenekleriyle kaynaşması ayrıntılı bir şekilde belgelenmiştir. Özgür erkek kabile üyelerine siyasi konularda Roma devletinde yaygın olandan daha fazla söz hakkı tanıyan yerel yönetim meclisleri, yasama ve yargı organlarına dönüşmüştür. 

Romalılar ve istilacılar tarafından bırakılan maddi eserler genellikle birbirlerine benzer ve kabile eşyaları genellikle Roma eşyaları örnek alınarak yapılmışlardır. Yeni krallıkların bilimsel ve yazılı kültürünün büyük bir kısmı Roma entelektüel geleneklerine dayanıyordu.

Haçlı Seferleri

Haçlı Seferleri Kudüs’ü Müslüman kontrolünden kurtarmak için yapılan donanımlı seferlerdir. Kudüs 7. yüzyılda, Yakın Doğu, Kuzey Afrika ve Anadolu’yla birlikte Müslüman kontrolü altına girmişti. Birinci Haçlı Seferi, Bizans imparatoru I. Aleksios'a yardım etmesini istemesi nedeniyle, bunu sağlamak için 1095 yılında Papa II. Urbanus’un Clermont Konseyi’nde verdiği vaazla başladı. 

Urbanus Haçlı seferlerine katılan Hristiyanların günahlarının daha bu dünyada iken bağışlanacağını ve kutsal Kudüs’e yerleşme imkanları olacağını vadetti. Bu arzuyla Avrupa toplumunun her sınıfından binlerce insan bu amaçla harekete geçti ve uzun, serüvenli ve çok çarpışmalı geçen bir kara yolculuğu sonunda 1099'da Kudüs ve diğer bölgeler ele geçirildi. 

Hareket ilk desteğini Franklardan aldı; Arapların Haçlı Seferlerine "Franj" demesi bu yüzdendir.Bu bölgede çok küçük bir azınlık olmalarına rağmen, Haçlılar işgallerini pekiştirmek için Haçlı devletleri kurdular, bunlar; Kudüs Krallığı, Urfa Kontluğu, Antakya Prensliği, Trablus Kontluğu'dur. 

13. yüzyılda bu şehirler arasında ve etrafındaki Müslüman şehirleri arasında birçok anlaşmazlık çıktı. Haçlı Seferleri'nin temel amacı kurulan bu şehirlerle kaybedilen yerleri geri almaktı. Tapınak Şövalyeleri bu amaçta destek sağlanması için oluşturulmuş birliklerdir.

Orta Çağ'ın büyük bir döneminde 8. yüzyıldan itibaren Avrupa'nın büyük bir kısmı olan güneyi Müslümanlar eline geçmişti ve Avrupa'nın politik etkisi dışında kalmıştı. 

11. yüzyıldan başlayarak ta 15. yüzyıllara kadar Avrupa içinde yapılan Hristiyan hücumları ve Haçlı Seferleri ile Hristiyanlar Müslümanların egemenliği altındaki Güney Fransa, İspanya, Portekiz ve Güney İtalya'daki tüm toprakları geri aldılar. Buna karşılık Müslümanlar geri saldırıları ile Asya'daki Haçlıların fethettikleri tüm toprakları geri aldılar. Bu dönemde Bizans İmparatorluğu çöküşe geçmişti. 

1071'de Malazgirt Savaşı'ndan sonra imparatorluk ciddi anlamda çöküş ve yenilenme sürecine girdi. Dördüncü Haçlı Seferi'nde 1204'te Konstantinopolis'in Haçlı Frankların eline geçmesi çöküşü iyice açığa çıkardı. Konstantinopolis'in Bizanslılarca 1261'de geri alınmasına rağmen devlet artık sadece ismen bir imparatorluk olmuştu ve Bizans devleti 1453'e kadar ayakta kaldı.

Bilim ve teknoloji

Erken Dönem Orta Çağ ve İslam'ın Altın Çağı'nda, İslam felsefesi, bilimi ve teknolojisi Batı Avrupa'dan çok daha fazla gelişmişti. İslam âlimleri eski gelenekleri incelediler ve kendilerinin yeni buluşlarını, yeniliklerini de ekleyerek yeni bir kültür oluşturdular. 

Roma rakamlarının yerini onluk sisteme dayalı numara sisteminin alması ve cebir matematiksel işlemlerde kolaylık sağladı. Diğer bir sonuç ise Latince konuşan toplumların geçişte kaybolan felsefe ve edebiyata ulaşmasıdır. 

12. yüzyıldaki Latince çeviriler Aristoteles'in felsefesine ve 12. yüzyılın Rönesansı olarak bilinen İslam bilimsel gelişmelerine olan tutkuyu besledi. Ticaret yollarının eskiden olduğu gibi güvenli hale gelmesi ve düzenli ekonomik gelişme, ticaretin gelişmesine zemin hazırladı. 

Avrupa'nın belli başlı şehirlerinde üniversiteler kurulduğunda, 11. yüzyılın katedral okulları ve manastırlar eğitimin ana kaynağıydı. Eğitim daha geniş kitlelere ulaşabildi, sanatta müzikte ve dini eserlerde gözle görülür gelişmeler görüldü. Avrupa'da görkemli katedraller inşa edildi, ilk önce Romanesk ve daha sonra daha dekoratif olan Gotik mimari kullanıldı.

12 ve 13. yüzyılda Avrupa'da köklü icatlar, yenilikler, geleneksel üretim şekillerinde ve ekonomide köklü değişiklikler görülür. Bu dönem top, gözlük ve artezyenin icadı gibi teknolojik gelişmelerin görüldüğü ve doğudan barut, ipek, pusula gibi yeniliklerin alındığı dönemdir. 

Ayrıca gemicilik ve saat yapımında büyük gelişmeler görülür ve bu gelişmeler 'Coğrafi Keşifler'e zemin hazırlamıştır. Birçok sayıda tıp, bilim konularındaki Arapça ve Yunanca eser çevrilmiş ve Avrupa'ya dağıtılmıştır. Özellikle Aristoteles yeni düzenlenen üniversitelerin kurulması aşamasında gerçekçi ve mantıksal yaklaşımı nedeniyle büyük önem kazanmıştır.

Din Alanında Değişiklikler

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

II. Mehmet (Fatih Sultan Mehmed)

GÖKTÜRKLER

Doğu Trakya Tarihi