Babai Ayaklanmasının Safhaları

Babai Ayaklanmasının Safhaları

Propaganda ve kitle tabanı oluşturma safhası

Dönemin sultanı olan II. Gıyaseddin Keyhüsrev hakkında günümüze ulaşan hemen hemen bütün kaynaklarda onun ve yönetimi hakkında olumlu bir şey bulmak olanaksızdır. Devlet işlerini bütün bütün, onu tahta geçirmekte esas rol oynayan emirlerin en çok çaba harcıyanı olan Sadeddin Köpek'e bırakmış, tüm zamanını zevk ve eğlencede geçiren, bu yüzden de halkın nefretini kazanan bir hükümdar olarak söz edilmektedir. 

Baba İlyas, muhtemelen zaten Türkmenler arasında var olan hoşnutsuzluğu körüklemiş, parlak bir gelecek umudu yaratmış olmalıdır. Bu şekilde geniş Türkmen kitlelerinin bağlılığını kazanmıştır. 

Öte yandan Gıyaseddin Keyhüsrev'in tahta geçmesinin ananeye aykırı bir şekilde bazı emirlerin oldu bittiye getirmesi, bunların dışındaki emirleri kızdırmış, devlet ricali arasında birbirine diş bileyen iki grup ortaya çıkmıştır. Bu çekişme kuşkusuz devlet idaresinde halkın aleyhine gelişmeleri de doğurmuştur.

Sultan I. Alaeddin Keykubat döneminde ise halkın genel durumunun çok daha iyi olduğu anlaşılmaktadır. Baba İlyas için de durum sorunsuz görünmektedir. Keykubat'ın zaviyesinde Baba İlyas'ı ziyaret ederek ona yakınlık ve saygı göstermiştir.

O dönemin kaynaklarında ayaklanmayı Baba İshak'ın başlattığı yazılmaktadır. Oysaki 15. ve 16. yüzyıllardan günümüze ulaşan Osmanlı kaynaklarında II. Gıyaseddin Keyhüsrev'in Baba İlyas üzerine bir ordu göndermesinin ayaklanmanın başlamasında esas neden olduğu belirtilmektedir. 

Anlatılanlara göre genç sultan, Baba İlyas'ın zaman içinde büyüyen gücünden çekinmeye başlamış, Baba İlyas'ın Anadolu Selçuklu tahtına karşı ayaklanacağını ileri süren telkinlere değer vermiş, ondan önce harekete geçerek Baba İlyas'ı bertaraf etmek istemiştir. 

Nitekim Aşıkpaşaza'de, Çat Köyü Kadısı Köre Kadı'nın Sultan nezdinde kışkırtmaları etkili olmuştur. Yine de Baba İlyas'ın en yakın müridini Güneydoğu Anadolu'ya göndermesi ve onun oralardaki faaliyetleri Anadolu Selçuklu Sarayı tarafından tespit edilmiş, bir ayaklanma hazırlığında olan bu büyük gücün merkezinin imha edilmesi amaçlanmış olmalıdır.

Sonuçta bulunduğu Amasya'ya doğru, amacı kendisini ve zaviyedeki müritlerini öldürmek olan bir Anadolu Selçuklu ordusunun yaklaşmakta olduğunu haber alan Baba İlyas, yakın müritleriyle birlikte, o zamanlarda Haraşna olarak bilinen Amasya kalesine çekilmiştir.

Yetenekli müridlerini ülkenin farklı bölgelerine propaganda ve örgütlenme için gönderen Baba İlyas'ın propagandası, Keyhüsrev yönetiminin keyfi uygulamalarla özellikle yoksul halka hayatı zorlaştırdığı, çeşitli zulümlerle insanların geçim zorlukları çektiği, zaten sultanın ve devlet ricalinin zevk ve eğlenceye daldıkları yönündedir. 

Ona göre sultan da ona uyan devlet ileri gelenleri de şarap içerek, dine aykırı çeşitli eğlencelere dalarak Peygamber'in yolundan ayrıldıkları, sonuçta dinin elden gitmektedir. Bütün bu dinden ayrılmaların ve zulümlerin giderilmesi, yeni bir düzen kurulması için kendisinin doğrudan doğruya Allah tarafından görevlendirildiği, bu yolda yenilgi görmeyeceği anlatılıyordu. 

İbn Bibi'ya bakılırsa Baba İlyas ve müridleri, elde edilen ganimetten tüm katılanların pay alacağını anlatıyorlardı. Bu şekilde büyük yoksulluk çeken halkı olduğu kadar ipsiz sapsız kesimi de maddi kazanç vaadiyle yanına çekiyordu. Baba İlyans diğer yandan kendilerine katılmayanların öldürülmesini emretmiştir. 

Propaganda konusunda Anadolu'da çok yaygın hale gelmiş olan Kalenderi ve Haydari babalarından da yararlanıldığı anlaşılmaktadır. Onların görüşleri de Baba İlyas'ın görüşlerine oldukça benzerdi. Baba İlyas'ın taraftar kitlelerinin genişlemesinde ayrıca Türkmen babalarını birçoğunun esasen Türkmen kabile şefleri olmasının etkisi büyük olmuştur. Hem Türkmen babaları, hem onların müridleri savaşçı dervişlerdir.

Ancak faaliyet gösterdiği bölgede başkaca bir harekete geçmeyen Baba İlyas, birden bire ortadan kaybolmuştur. Bir süre sonra yine Türkmenlerin yoğun bulunduğu Amasya civarlarında, bugünkü adı İlyas olan köyde ortaya çıkmıştır. Üçüncü göbekten torunu Âşıkpaşazâde, yanına dört müridini veren Dede Garkın tarafından Amasya'ya gönderildiğini yazmaktadır. 

Buradaki köyde köyün sürüsüne karşılıksız çobanlık yaparken münzevi bir hayat sürmekteydi. Kısa süre sonra köylülerin ve çevredeki Türkmenlerin güvenini kazanmış, sonra da evlenmiştir. Art arda beş çocuğunun olduğu belirtilmektedir.

Amasya dolaylarında müritlerinin sayısı arttığında yetenekli ve kendisine bağlı bulduğu bazı müritlerini farklı bölgelerdeki Türkmen grupları içine göndermiştir. Bu müritler Maraş, Elbistan, Kefersud, Adıyaman, Gerger, Kâhta, Harran ve Urfa yörelerine gönderilmiştir.

Ayaklanmanın başlaması

Baba İlyas'ın gönderdiği müritleri görev bölgelerinde gizlice ayaklanma hazırlıklarına başlamışlardır. Birçok Türkmen hayvanlarını satıp at ve silah edindiler. Ayaklanmanın başlatılması zamanı geldiğini düşünen Baba İlyas, İbn Bibi'nin sözcükleri ile ifade edilirse, müritler vasıtasıyla kendisine bağlı kitlelere iki hedef gösteren bir emir vermiştir. “fesatların kökünü kazımak”, “insanların halini düzeltmek”. Bu hedefler için yöntem de belirtilmiştir, “Karşı gelenler ise, hiç tereddüt etmeden öldürülecek…” Bu iki hedef dışında bir de ödül vardır, elde edilecek ganimetten eşit pay almak”.

Ayaklanmanın yayılması ve Baba İlyas’ın idamı

Baba İshak kuvvetleri Malatya üzerine yürüdüklerinde Malatya subaşısı Alişiroğlu Muzafferiddin ya da Muzafferüddin Ali Şîr karşılarına çıkmıştır. Malatya subaşısı Babailer karşısında yenilgiye uğramıştır. Ancak subaşı yeniden asker toplayıp karşılarına çıktı, lakin yine yenilgiye uğradı. Baba İshak kendisine katılan yöre halkından insanlarla daha büyük bir kuvvet haline gelmiştir. Haber saraya ulaştığında Sultan II. Gıyaseddin Keyhüsrev korkuya kapılarak emirlere bırakarak ailesiyle birlikte Beyşehir Gölü kıyısındaki Kubadabad Sarayı’na çekilmiştir.

İsyancı ordusunun Malatya’dan sonra Elbistan üzerine bölgeyi yağmalamış, karşı koyanları öldürmüştür. Kendilerine katılanlarla daha da güçlenerek en iyi savaşçılarını önden Sivas yönüne göndererek geriden onları izlemişlerdir. 

Kentteki garnizon komutanı arka arkaya Konya’ya gönderdiği ulaklarla takviye kuvvet istediyse de cevap alamamıştır. İsyancılar kent önlerine gelince kararlı bir saldırıyla kenti düşürdüler, yağmaladılar ve ileri gelenleri öldürdüler. Sivas’ta işlerini bitirince bu kez Amasya yönünde ilerlemişlerdir.

Baba İshak ve isyancı ordusu, Baba İlyas’a ulaşmak için Amasya üzerine ilerlerken Baba İlyas da bölgede sözü geçen Türkmenleri topladı, onlara mücadelelerinde hiç birinin yaralanmayacağını, ölmeyeceğini söyledi. Çevreyi kontrol altına aldıktan sonra, kaleyi bir an öne ele geçirerek hem kuvvetlerini emniyete almak, hem de bu müstahkem mevkiyi bir harekat üssü haline getirmek için Amasya Kalesi’ne saldırmıştır. 

Kale, Amasya subaşısı Hacı Armağanşah komutası altındadır. Çatışmaların haftalarca sürdüğü belirtilmektedir. Şiddetli çatışmalarda iki taraftan da yaralı ve ölü olunca müritleri Baba İlyas’tan hesap sordular. Baba İlyas ise şeytan işi bir rüya gördüklerini söylemekle yetinmiştir. 

Ardından hata yaptığını fark etmiş, “Yarın huzurunuzda tanrı ile konuşmaya gideceğim. Neden fikrini değiştirdi. Öğrenip size söyleyeceğim” demiştir. Daha sonra çatışmalara kendisi de katılmış, ağır biçimde yaralanmış, müridleri kendisini, eşini ve çocuklarını uzaklaştırarak emniyete almışlardır. 

Kısa süre sonra kale komutanı Hacı Armağanşah bir huruç hareketine girişerek kuşatmacıları püskürttü ve yaralı haldeki Baba İlyas'ı ele geçirdi, hemen ardından kale burçlarından birine astırdı. Fakat Babailer onun ölmediğine, geri döneceğine inandılar.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

II. Mehmet (Fatih Sultan Mehmed)

GÖKTÜRKLER

Doğu Trakya Tarihi